|
Tweet |
MEHMET ERDAL
(İkinci Bölüm)
BELLİ MAKAMLARA GELMİŞ KİŞİLERE, TABANDA SORGULAMA YAPILMALI
Bu sabah okudum, İzmir'de 5 ilçede daha AKP ilçe örgütü başkanları görevden alınmış, Tunceli İl Başkanı istifa etmiş. Geçen haftalarda, Muğla İl Başkanı Haluk Laçin dahil 8 il başkanı ve bir MYK üyesi istifa etmişti. AKP'de neler oluyor?
“Ben ne diyebilirim? Ankara'dakilerin siyasetine karışamam ki. Vallahi bilmiyorum... Tabii şöyle bir şey, 'metal yorgunluğu' var. Partide bir kariyer elde etmek için ilçe başkanı, il başkanı, milletvekili, bakan olunuyor ise sıkıntı yok ama hizmet için o makamlara geliniyorsa, o zaman en tabandan en tepeye kadar yoklamaları gerekiyor. Neden? Çünkü, buralarda görev almış herkes için, hangi parti de olursa olsun fark etmiyor, tabanda soruşturma yapılması gerekiyor.”
Bu yapılmıyor.
“Bence de yapılmıyor. Yapılıyorsa da yanlış bilgiler ile yapılıyor ya da ilgili kişiye doğru bilgiler gitmiyor. Bu sorun belediyede de aynı, belediye dışında da aynı.”
BU DAYATMALAR İLE YARIN BİR GÜN TURİZM DE BİTECEK
Cemal başkan ile ne zaman bir söyleşi yapsam, başkan sorduğum soru ile ilgili olarak ilk cümleyi söyledikten sonra sözü yerele, yerelde yaşanan sorunlara getirir. Bu kez de öyle yaptı ve yereldeki sorunlar ile ilgili görüşlerini söylemeye başladı: Belediyenin pazar yerleriyle ilgili aldığı kararları pazarcılar ile konuşmadan almasına, Datça tarımına, “küçücük” dediği Datça'da neredeyse her sokak başında açılan zincir marketlere, Datça turizmine... getirdi.
“Bu büyük marketlerin Datça ekonomisine, turizmine getirisi ne? Hiçbir şey! Tarım bitti, ekip biçen vatandaş, para kazanamıyor. Tarım bittiğine göre, vatandaşın nereye yönelmesi lazım? Turizme. Bu dayatmalar ile yarın bir gün turizm de bitecek. Tamam, dört dörtlük değil bizim turizmimiz ama ben şimdi şurada bir Yunan adasına gidiyorum, oraya gidince oranın esnafını da, turizmini de görüyorum...”
Birçok kez gittiği Simi adasında yeme içme ve otel hizmeti sunan işletmelerin kendi aralarındaki fiyat farkları ile Datça'daki işletmelerin kendi aralarındaki fiyat farklarına değindikten sonra “Bizlerin belediye, iktidarın yöneticileri, esnaflar, oda başkanı... olaraktan bu sorunu çözmek için bir masa etrafına oturmamız lazım. Nerede hata var? Devlette mi, belediyede mi, esnafta mı var? Bunlar için de Datça'nın mülki idaresi, yerel yönetimi, turizmcileri, esnafı yılda en az 2-3 kez toplanmalı. Yapılmıyor. Biz bu konuyu çok önceleri dile getirdik; birkaç toplantı yapıldı geçmişte kaymakamların katılımıyla, herhalde yol alınamadı, sonrada bırakıldı. Bu konunun üstüne gidilmesi lazım...” dedi.
SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNDE İLERLEME YOK
Yani, partiler ister yerel, ister merkezi yönetimde olsunlar, vatandaşın sorunlarının çözümüyle uğraşmıyorlar mı?
“Uğraşsalar bu kadar sorun olur mu?”
“Uğraşıyoruz” diyorlar ama çözülmüyor.
“Uğraşıyorlar ise biz neden bu sorunları yaşıyoruz? Geçen sene toplantı yaptık burada, kaymakam bey de geldi, bütün daire amirleri geldi... her şeyi konuştuk. 'Tamam' denildi. Şimdi, telefonlara gelen mesajları okuyorsun, 'Şu mahallede elektrik kesintisi nedeniyle su veremiyoruz'. 'Kaçak nedeniyle şu saate kadar su veremiyoruz.' Düşünebiliyor musun? Arkadaş, geçen sene 20 tane jeneratör alındığını söylediniz, fotoğraflarını da paylaştınız, nerede bu jeneratörler? Bunlar neden konulmuyor kuyuların başına? Datça'nın durumu belli. Bir tane Datça'nın merkezine koyarsın, onunla takviye yaparsın. Yok! 'Elektrik gitti, su bitti.'”
Sorunların çözümünde ilerleme yok.
“Olsa, biz bu sorunları neden yaşayacağız ki? Esnaf yaz sezonunda para kazanıyor. Yaz sezonunda da 'Yok elektrik gitti, yok su kesildi, yok şu oldu, bu oldu', para kazanamıyor.”
VATANDAŞIN SORUNU VAR, ANLATACAK AMA KORKUYOR
Datça Belediye Meclisi'nde grubu olan 3 parti var ya işte CHP, MHP ve AKP; bu sorunları iletme, anlatma anlamında bu partiler ile düzenli bir ilişkin yok mu?
“Sorunları ilettiğinde, onların üzerine gitmek istemiyorlar. Herkes, 'Tamam, her şey gayet güzel.' sözünü duymak istiyor.”
Sokaklar “Her şey gayet güzel.” demiyor.
“Sokakta gezen mi var? Sokağı kim geziyor ki? Benim seçtiğim vekil bile ayın en az 5 gününü Muğla'da geçirmeli. Sokağa, pazara inmeli, esnafı dolaşmalı. Vatandaştan korkmamalı. Vatandaşın belediye ile ilgili bir sorunu var, anlatacak ama korkuyor. 'Anlatırsam bana cephe alırlar' diye düşünüyor. Bu durum, iktidarla da aynı. Biz birilerine sorunlarımızı anlatmaktan çekiniyoruz. Herkes 'sıkıntı yaşarım' diyor. Benim kapım açık. Ben her zaman esnafı dolaşıyorum ama esnafa da bir şeyi anlatıyorsun, olmuyor. Olmayınca da esnaf bu kez sana farklı bakıyor. 'Hani başkan' diyor, 'sen bu sorunların çözümü için bu kadar uğraştın, çözülmedi' diyor.”
Pazarda aynı olayı yaşadım, biliyorum.
“Datça için konuşursak, çözüm noktasında kim var? İktidar var, belediye var. İkisine de anlatıyoruz, anlatıyoruz, çözüm yok. Çözüm olmayınca, sen de bir zaman sonra monotonlaşıp, yatıyorsun kulağının üstüne. 'Olmayacak bu iş' diyorsun.”
“Oluruna” bırakıyorsun her şeyi?
“Tabii. Bir zaman heyecan yapıyorsun, sonra bırakıyorsun.”
BURADA, HİZMET İÇİN VARIM
Başkan, konuşmasına yeniden Datça'nın çözüm bekleyen sorunlarına değinerek devam ediyor: Datça'nın liman, Datça sanayisindeki esnafın dükkan ihtiyacına, dükkan kiralarına, sanayide çalışacak çırak bulunamamasının nedenlerine, Datça'da doğru dürüst düğün salonu olmayışına, yaşlı bakım evinin bulunmayışına, arsa fiyatlarına, imar sorununa, Reşadiye tepelerinin bazı vatandaşlar tarafından fiilen bölüşülmesine... dair düşüncelerini anlatıyor.
“Demin dedin ya 'Neden istifa ettin?' diye, ben bu parti içerisinde yıllardır çalışmışım, kendim için bir şey istemedim bugüne kadar, bunu her şekilde de kanıtlarım. Şimdi, herkesin doğrusu yanlışı vardır. Şimdi AKP, MHP, CHP olmaz, başka parti de olur. Artık, Türkiye'de demokrasi var. Neticede herkes bir partiyi tutabilir. Ben bugün AKP'nin peşinden gitmezsem, yarın CHP'nin peşinden gidebilirim. MHP'nin peşinden gidebilirim. Ben gençliğimde MHP ile çalışan, o görüşte birisiydim. Sonradan, bizim Haluk'tan dolayı AKP'ye kaydımız yapıldı. Şimdi ben AKP'li olunca farklı bir insan mıyım yani? Neysem oyum. Bu odaya gelince hiç kimse diyemez ki 'Bu adam AKP'li, bize ters yapıyor.' Bugüne kadar olan süreçte böyle davrandığımı söyleyen bir kişi getirilsin, bugün başkanlığı bırakır giderim. Gerçekten gelen kişinin işini partisinden dolayı yapmadıysam, ayrımcılık yaptıysam bırakır giderim. Ben burada hizmet için varım.”
Başkan, esnafın yaşadığı sorunlara ilişkin anlatımına devam ettikten sonra “Millet, bu sene korku içerisinde turizm yaptı; 'Kapatılacak mıyız, kapatılmayacak mıyız?' diyerek. Belediyeden de zorluk çekti, iktidardan da zorluk çekti.” dedi.
SORUNLAR ÇÖZÜLMEDİĞİ İÇİN HİÇBİR PARTİYE KATILMIYORUM
Sonuç olarak, “Sorunlar çözülmüyor” diyorsun?
“Evet. Sorunlar çözülmediği için, en güzeli hiçbir partiye katılmıyorum.”
Başkan, bu noktada “Bence, belediye, aylık olağan belediye meclis toplantısını yapmadan önce şöyle yapmalı” diyerek yerel ölçekte çözüm olarak ne düşündüğünü açıkladı: “Belediye meclis toplantısını yapmadan önce, Datça'nın sivil toplum kuruluşlarıyla toplanması lazım. Bir günü buna ayırmalı. Doğru değil mi?”
Belediye meclis toplantısında Datça Kent Konseyine söz hakkı veriliyor.
“Kent konseyinde 'hayvandan' başka bir şey konuşulmuyor. Son yapılan seçimli olağanüstü kongreye gittim, toplantının ana gündem maddesi 'Hayvanlar.' idi.”
Cemal başkan, sorunların belediye meclisinde konuşulması noktasında, Datça Kent Konseyinin konuşma yapmasını yeterli bulmuyor.
Bitti.