Bugun...



CHP Muğla İl Yönetim Kurulu Üyesi Mümtaz Özçelik’le Söyleşi

"HDP’yi tanımadan, Kürt sorununuçözemezsiniz. HDP son dönemde, beni de çok sevindiren, çok evrensel, Türkiye genelini ilgilendiren konulara parmak basarak, Kürt meselesini bile çok arka plana atarak söylemler geliştirdi. Bana göre çok cesaretli bir şekilde HDP ile ittifak yapılmalı. Bu ittifakın ana ekseni şu: tek adam rejimine karşı, yeniden, güçlendirilmiş parlamenter sistemi getirmek. Her parti, bunu istiyor. "

facebook-paylas
Güncelleme: 07-10-2021 01:50:52 Tarih: 07-10-2021 01:37

CHP Muğla İl Yönetim Kurulu Üyesi Mümtaz Özçelik’le Söyleşi

Söyleşi: Nevzat Çağlar Tüfekçi

-Özgeçmişinizden söz eder misiniz?

-1964 Tunceli doğumluyum. İlk, Orta ve Liseyi Çemişgezek’te bitirdikten sonra Lise sürecinde siyasetle buluştum. Daha sonra 12 Eylül darbesi oldu. Üniversite öğrenimim yarıda kaldı. Yargılanma süreci başladı. 1986 yılında normal hayata döndüm ve evlendim. 1987 yılında Bodrum’a yerleştik. İnşaat işleriyle uğraşıyorum. İki kızım, bir de torunum var.

- CHP’de ne zaman siyasete başladınız, hangi görevlerde bulundunuz?

- Ben 17 yaşında siyasetle tanıştım ve o zamanlar siyasetin içinde yeralmaya başladım. O zamanlar bizim siyasi çizgimiz, Türkiye’nin her bir yanını kucaklayan devrimci bir siyasi çizgiydi. CHP ile 12 Eylül’den sonra bir araya geldim. 1991 yılında partiye üye oldum. 1989 yerel seçimlerinde Bodrum Belediyesini aldık. Sonraki süreçte Gündoğan belde oldu. Ben belde başkanı oldum. Gündoğan Belediyesi belediye meclisi üyesi oldum. İkinci dönem belediye meclisi üyeliği de yaptım. 2005-2007 yıllarında CHP Bodrum ilçe yönetim kurulu üyeliği yaptım. Sürekli partinin içindeydim. Yönetici olsam da olmasam da ben partinin neferiyim ve her zaman da kendimi öyle görmüşümdür zaten. En son yapılan il kongresinde de CHP Muğla İl yönetim kurulu üyesi oldum.

- 19 yıl süren bir AKP iktidarı var. Bu 19 yılın sonunda AKP iktidarının yaratığı tablo nedir ülkemizde?

- 19 yılın sonunda ülkemizde iyi olan hiçbir şeyin olmadığını görüyoruz. Bu İslami iktidar anlayışının temelleri 12 Eylül’le birlikte atıldı. İslami anlayış AKP ile iktidar oldu. Ciddi oranda halkı yoksullaştırdılar. Ciddi anlamda halkı kendilerine muhtaç hale getirdiler. Bir sadaka toplumu yarattılar. Özellikle Anadolu’nun kırsal kesimlerine, sanki babalarının paralarını veriyorlarmış gibi, 300-500 lira vererek o insanları, hayatında bir gazete okumamış o gariban insanları kendilerine muhtaç hale getirdiler. Uluslararası ilişkilere bakıyoruz, etrafımızda bir tane iyi ilişkiler içinde olduğumuz ülke yok. Herkesle ve her ülkeyle kötüyüz. Dış politikamız iflas etti. Türkiye şu anda Dünyadan soyutlandığı bir süreç yaşıyor. İçeride Kürt sorununun çözümü diye İmralı ile görüştüler, Kandil’de, Oslo’da görüştüler… Bu görüşmeler hakkında halk, parlamento bilgilendirilmedi. Bu sorunun çözüm yeri Meclistir dedik. Bizleri dinlemediler. Bu konuda bir çözüm üretemediler ve en sonunda Dolmabahçe’de masayı devirdiler. Bu meseleyi içinden çıkılmaz hale getirdiler. Ekonomik durum ise çok kötü. Ekonomi iflas etti.

-AKP iktidarının yarattığı bu enkazdan, çıkış yolu nedir?

- Ekonominiz iyiyse siz varsınız, ekonomi iyi değilse siz de yoksunuz. Her şey ekonomik güce bağlı. Biz önce bu ülkede üretimi teşvik etmeliyiz. Herkes üretmeli. Köylü köyünde tarımını yapabilmeli, hayvancılığını yapabilmeli, sanayimizi geliştirmeliyiz. Bunları yapmak çok zor değil. Atatürk bu Cumhuriyet’i kurarken, savaşın içinden çıkmış bir ülkede 48 fabrika kuruyor. Biz bugün bu fabrikalardan daha fazlasını kuracak güçteyiz. Yeter ki kaynaklar doğru yönde kullanılsın, israf edilmesin. Eğitim düzenimiz çok önemli. 19 yılda 8 Milli Eğitim Bakanı değişti. Eğitimde geldiğimiz nokta, üniversiteler, 1980 yıllarının lise düzeyinde bile eğitim kalitesine sahip değil. Öncelikle çağdaş, bilimsel bir eğitim modeline ağırlık vermeliyiz. Türkiye’nin kendi öz kaynaklarıyla bu durumdan kurtulma gücü var. Türkiye’nin sadece çok iyi yönetecek, gerçekten ülkesini seven, yurtsever bir iktidara ihtiyacı var.

- İl yönetimi olarak, olası bir erken ya da zamanında bir seçim durumunda, nasıl bir çalışma programı hazırladınız, nasıl hazırlık yaptınız?

- İl yönetimi olarak, 13 ilçemizde, olası seçimlerde, tüm ilçelerimizde seçimlerde görev yapacak sandık görevlilerimizi hazır hale getirdik. İl seçim komitesini oluşturduk. CHP’nin en az oy aldığı yerler nereler, onların tespitlerini yaptık. Zaman buldukça da bu yaz döneminde milletvekillerimizi bu bölgelere yönlendirdik. Bir program doğrultusunda bu bölgelerde çalışmalarımızı yürütmeye çalışıyoruz. Bu bölgeleri sandık bazında saptadık. Yol haritamız açık ve net bir şekilde belli. Bununla birlikte belediye başkanlarımızla da güzel diyaloglarımız var. Milletvekillerimizle güzel diyaloglar içindeyiz. Bu bağlamda Muğla seçime hazırdır.

- Bir Millet İttifakı var. Bu ittifakta yer alan partiler belli. Altı parti: CHP, İYİ, DEVA, GELECEK, DP, SAADET. Bu partilerin 5’i sağ partiler. Bu ittifakta Sosyalist çizgideki partilerin olmaması bir eksiklik değil mi size göre?

- Çok haklısınız. Bazı partiler şu anda sembolik te olsa, onların bir tabanı var. Kesinlikle sol partiler de; TKP, SOL Parti, TİP, EMEP, Halkın Kurtuluşu Partisi gibi partiler de bu ittifakın içinde yer almasından yanayım. Bunun olması gerekiyor ve ben bunu bir eksiklik olarak görüyorum. Siz, Deniz Gezmiş ve Mahir Çayan’ı her yıl anacak ya da toplantılarınızda büyük bir özne olarak taşıyacaksınız ama onların 50 yıllık mirası olan sosyalist partileri bugün yanınıza almaktan imtina edeceksiniz. Bu, Türkiye’nin sosyalist tarihsel sürecine önem vermemektir.  Bu anlayışın bir an önce aşılıp; tüm sosyalist, emek ve demokrat yapıların kucaklanması, bu ittifaka dahil edilmesi çok önemlidir.

- HDP ile ittifak konusuna ne diyorsunuz?

- Ben biraz daha cesurca söyleyeyim: HDP’yi şeytanlaştırmanın bir anlamı yok! Bu ülkede bir Kürt meselesinden söz ediyorsanız; Kürt melesinin birçok noktası var. Siz bunların hepsini görmek zorundasınız. Doğu-Güneydoğuda 40 yıldır süren bir çatışma ortamı var. Bu Kürt coğrafyasından bir HDP doğmuş. Parlamentoda temsil edilen meşru bir partiyi, sen, teröristlikle suçlarsan, PKK ile işbirliği yapıyor diye suçlarsan; buradan demokrasi çıkmaz. Birilerine bir sıfat yakıştırmakla sorun çözülmüyor. Ülkemizde 40 yıldır birileri, birilerine terörist diyor. Eğer sorun terörist demekle çözülseydi, sorun yoktu ama çözülmedi. Demek ki burada bakış açısını, mantaliteyi değiştirmek gerekiyor. Kırk yıldan beri televizyonlarda şu kadar terörist etkisiz hakle getirildi altyazılarından oluşan, insan ölümlerinin kutsal sayıldığı bir ülkede; çocuklarımızın, ölüm ve gözyaşlarıyla dünyaları şekillenmesin.

Siz önce gideceksiniz, o çatışmalı ortamı göreceksiniz, o ortamda yaşayacaksınız ve gerçekten bir Kürt sorunu var mı yok mu bunu bir değerlendireceksiniz. HDP bu sorunların içinden gelen bir partidir. HDP’yi tanımadan, Kürt sorununu çözemezsiniz. HDP son dönemde, beni de çok sevindiren, çok evrensel, Türkiye genelini ilgilendiren konulara parmak basarak, Kürt meselesini bile çok arka plana atarak söylemler geliştirdi. Bana göre çok cesaretli bir şekilde HDP ile ittifak yapılmalı. Bu ittifakın ana ekseni şu: tek adam rejimine karşı, yeniden, güçlendirilmiş parlamenter sistemi getirmek.  Her parti, bunu istiyor. “Bunlar, bölücülerle birlikte” eleştirilerine takılı kalırsanız; Kürt meselesini de çözemezsiniz. HDP ile görüşülmekten korkulmamalı, kaçınılmamalı. HDP’nin tek adam rejimine karşı oluşturulan ittifakın içinde yer alması sağlanılmalı. Siyasetçinin cesur olması gerekiyor. Ben bunu kendi partime de söylüyorum. Demokrasiyi cesurca uygulayacağız. Siyasette, ‘acabalar’ olmaz, korkarak siyaset yapılmaz.

-  Muhalif kesimin, ilk turda seçimi alabilecek, Cumhurbaşkanı adayı kim olmalı ya da kim olabilir? Bu durum nasıl belirlenmeli?

- Millet ittifakını oluşturan tüm partilerin genel başkanları, kendi egolarını aştılar artık. Seçimi kim bir oy farkla kazanacaksa, ben inanıyorum ki aday odur. Burada CHP genel başkanı Kılıçdaroğlu’nun ismi geçiyor, Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlarının isimleri geçiyor… Önemli olan, Recep Tayyip Erdoğan gibi birisinin karşısına, birinci turda seçimi kazanabilecek doğru bir adayı bulup çıkarmak gerekiyor. Tabandan bize gelen eğilim Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu yönünde.

- Büyükşehir yasası, Muğla ilinin turistik/kıyı bölgelerini nasıl etkiledi?

- Ben buna bütünşehir yasası diyorum.  Muğla’nın yapısı buna aykırı. Yasal anlamda da çok ciddi boşluklar var. Belediye kültürüne ve yerinden hizmet almaya alışkın olan beldeler, birden mahalleye dönüştürüldü. Köy tüzel kişilikleri sona erdirildi. Köy kültürü yok edildi. Kıyılarda belediye kültürüne alışmış olan, yıllardır yerinden hizmet alan vatandaş, bir kere bu hizmet yararlanmasından mahrum kaldı. Bütünşehir yasası, son derece Muğla’ya zarar vermiştir. Özellikle Bodrum gibi kalabalık ilçelerde, 10 beldesi olan ve 11 belediye başkanı Bodrum yarımadasını idare ederken; şimdi bir belediye başkanı 11 belediyelik bir alanı idare ediyor. Bizim tabela nüfusumuz 170 bin, 12 aylık ortalama sabit nüfusumuz bizim 1 Milyon civarında. Pandemi nedeniyle gelip Bodrum’a yerleşenler oldu. Bu durumda, yarımada geneline hizmet götürme zorlaşıyor. Ben bu anlamda CHP’li belediyeleri kutluyorum, elinden geldikleri kadar ilçe halkına hizmet götürmek için çabalıyorlar. Büyükşehirle olan ilişkilerimizi de düzenliyoruz. Büyükşehir yasasının Muğla’ya faydasının olduğunu düşünmüyorum.

- Büyükşehir Belediyesinin hizmetleri büyük ölçüde MUSKİ vasıtasıyla yürütülüyor. Beldelerde MUSKİ hizmetlerinin daha iyi yürütülmesi, bu bağlamda vatandaş memnuniyetinin sağlanması için nasıl bir organizasyon yaptınız?

- Büyükşehir’de hizmetin ana kalemleri temiz ve atıksular oluşturuyor. Nüfusun her gün çok fazla arttığı yerlerde, bu kurumumuzun işlevi çok daha önemli bir hale geldi. Bir kere altyapı bizim için çok önemliydi. Bu anlamda Bodrum’da 420 Milyonluk bir altyapı çalışması başlattık. 450 Milyonluk Fethiye’de bir altyapı çalışması başladı. Bunların tamamlanmasıyla birlikte Muğla’da ciddi bir mesafe alacağımızı düşünüyorum.  Ben bu bağlamda Büyükşehir Belediye Başkanımıza da teşekkür ediyorum. Bizim il yönetimi olarak; MUSKİ genel müdürlüğünden tut, Büyükşehirin tüm bürokratlarına kadar hepsiyle iyi bir diyaloğumuz var. Toplum içinde gördüğümüz veya bize iletilen sorunları, hemen ilgili yerlere iletip, anında çözüm noktasına gidebiliyoruz. Bu anlamda, il yönetimiyle Büyükşehir bürokratları arasında organik bir ilişkimiz var.

Bizim, Büyükşehir Belediyemizin tüm alanlarında olduğu gibi MUSKİ’yle de program yapabilme ve programları uygulama konularında ciddi bir diyaloğumuz var, ciddi bir işbirliği içindeyiz. Birbirimizin yetki alanlarına girmeden, birbirimizin sınırlarına saygı göstererek, il örgütümüzle MUSKİ arasında iyi bir diyalog var. Daire başkanlarına ilettiğimiz sorunlar da kısa sürede çözüme kavuşturuluyor. Bu nedenle Büyükşehir Belediye Başkanımıza da teşekkür ediyorum. İl başkanımıza da teşekkür ediyorum. Hangi ilçenin hangi sorunu varsa, ilgili kurumlarla biz, 15 günde bir aylık raporlarla Daire Başkanlarına iletiyoruz ve onları süreç içinde çözüme kavuşturuluyor. Bu bir anlamda bizim sistematiğiniz haline gelmeye başladı. Bundan belediye başkanlarımız da memnun. Halk bize ulaştığı anda, sorunların çözümü için biz de elimizden geleni yapıyor ve o sorunların çözülmesini sağlıyoruz.




Bu haber 1259 defa okunmuştur.


FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER SÖYLEŞİ Haberleri

YAZARLAR
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
HABER ARŞİVİ

Web sitemize nasıl ulaştınız?


nöbetçi eczaneler
HABER ARA
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
YUKARI YUKARI